Iranin nukleer programi

Автор работы: Пользователь скрыл имя, 25 Ноября 2011 в 14:55, реферат

Описание

Uluslararası arenada soğuk savaşı sonrası ile ona devam olarak yine bir birlikte stratejik önceliğini yitiren nükleer silahlar ve diğer kitle imha silahları,11 Eylül sonrası süreçte terörle ilintilendirilerek onı gerekçe olarak yeniden uluslararası ilişkilerin öncelikli konularından biri haline gelmiştir.ABD sadece İrana karşı değildir, nükleer bilgiye ve teknolojiye kendi imkanlarıyla sahip bir İran’a da karşıdır.Bu ideolijierı radikal islamı grupların açtığı uluslararası terörizme ilişkin gerekçelerini,terörizim savaşlarında ve İranın nükleer faaliyetlerin engellemede araç olarak kulanıyor.İran kendi guvenliğine ve rejimin devamlıgına ABD-nın baskılarını tehdit olarak algılamakta ve bu tehditi azaltmak için ABD-a rekabet olarak Rusya ve Çinle ilişkilerini geliştirmeye ve silahlandırmaya ağırlık vermektedir.

Содержание

Giriş
1.İran’ın Nukleer Programın Genel Tarihçesi
2.ABD-İran Arasında Güven Sorunu ve Nükleer Güç Konusu
3.İran Sorununun Geleceği
Sonuç
Kaynakça

Работа состоит из  1 файл

Iran nuclear program(4).docx

— 35.64 Кб (Скачать документ)
 
 
 
 
 

İçindekiler 
 

          Giriş 

     1.İran’ın Nukleer Programın Genel Tarihçesi

     2.ABD-İran Arasında Güven Sorunu ve Nükleer Güç Konusu

      3.İran Sorununun Geleceği 

           Sonuç

           Kaynakça 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Giriş

     Uluslararası  arenada soğuk savaşı sonrası ile ona devam olarak yine bir birlikte stratejik önceliğini yitiren nükleer silahlar ve diğer kitle imha silahları,11 Eylül sonrası süreçte terörle ilintilendirilerek onı gerekçe olarak yeniden uluslararası ilişkilerin öncelikli konularından biri haline gelmiştir.ABD sadece İrana karşı değildir, nükleer bilgiye ve teknolojiye kendi imkanlarıyla sahip bir İran’a da karşıdır.Bu ideolijierı radikal islamı grupların açtığı uluslararası terörizme ilişkin gerekçelerini,terörizim savaşlarında ve İranın nükleer faaliyetlerin engellemede araç olarak kulanıyor.İran kendi guvenliğine ve rejimin devamlıgına ABD-nın baskılarını tehdit olarak algılamakta ve bu tehditi azaltmak için ABD-a rekabet olarak Rusya ve Çinle ilişkilerini geliştirmeye ve silahlandırmaya ağırlık vermektedir.İran bu ortamda kendisinin nukleer faaliyetlerine yönetmeye hakkı olduğunu ve bunu barısçıl amaçta kulanacağanı inandırıcı gözükmektedir.Bu guvensizliği daha derinleştiren orta doğuda nukleer silahlara sahip olan Israili desteklemesi gözükmektedir.Bu günümüzde hala devam eden, Avrupa ve ABD devletlerı Irana karşı sanksiyonlar kulanmasını ilan ediyorlar, yakında olan İstanbulda olan ğörüşmeler sonuçsuz kalsada, “Kapı hala açıktır ve tercih İran’ın elindedir” ifadelerini kullandı.1Ben bu çalışmamda iranın nukleer programı neden hala uluslararası arenada çözülmüyor?iranın amacı ne?abd devletin amacı ne?şu sorulara cevap bulmaya analiz etip onı açıklamaya hareket ettim.bu çalışmam rus türk özbek kazak ingliz dillerinde yayınlayan doktorların çalışmalarından ve haberlemelerden yaralanmış bir çalışmadır. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

1.İran’ın nukleer programın genel tarihçesi

     İran nükleer programı 1950’lerde Barış için Atom programının bir parçası olarak ABD’nin yardımı ile başlatıldı. . ABD’nin ve Batı Avrupalı hükümetlerin İran’ın nükleer programına desteği, cesaretlendirmesi ve katkısı 1979’da Şah rejimini deviren İslami devrime kadar sürdü.1979’daki devrimden sonra İran hükümeti programı durdurdu ve daha sonra devrim öncesine göre daha düşük bir Batı desteği ile yeniden canlandırıldı. İran nükleer programı bir dizi araştırma merkezi, uranyum madeni, bir nükleer reaktör ve bir uranyum zenginleştirme merkezi içeren uranyum işleme yapılarından oluşmaktadır. İran’ın ilk nükleer santrali Buşehr-I’in Mart 2008’de üretime geçmesi beklenmekteydi. Ancak 4 Eylül 2011 tarihi itibariyle bu tesis devreye alınmış bulunuyor. 1950'ler ve 60'lar İran'ın nükleer programının temelleri 1953'te CIA destekli bir darbe ile demokratik olarak seçilmiş başbakan Muhammed Musaddık'ın görevden alınıp iktidara Şah Muhammed Rıza Pehlevi'in getirilmesinin hemen sonrasına rastlar.Sivil bir nükleer işbirliği programı ABD’nin Barış için Atom programı altında oluşturuldu. ABD,SSCB'ye karşı nükleer güç kuşağı kurmak istedi. Bu girişime ABD İran, Türkiye ve Pakistan'ı ortak etmek istedi. Bu çerçevede 1967’de İran Atom Enerjisi Kurumu (İAEK) tarafından yönetilen Tahran Nükleer Araştırma Merkezi (TNAM) kuruldu. TNAM, ABD tarafından sağlanan, 5-megawatlık nükleer araştırma reaktörü ile çalışmalara başladı ve yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum yakıtı sağlandı. İran 1968’te Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’nı (NSYÖA) imzaladı ve 1970’te onayladı. İran atom ajansının kurulması ve NSYÖA’nın onaylanmasıyla Şah ABD’nin yardımıyla 2000 yılına kadar 23 nükleer santralın yapılmasını öngören planları onayladı. Bu gelişmeleri takiben, Avrupa ve Amerikan firmaları bu programa ortak olmak için birbirleriyle yarışmaya başladı.

1979 Sonrası 

     1979 Devrimi sonrasında ise ABD ve İran iki can düşmanı oldular. ABD, İran'ın bölgede daha fazla güçlenmesine izin vermedi.

2000 - Ağustos 2006

     2002 yılında Ulusal Direniş Konseyi’nin eski bir üyesi (Bu kuruluş ABD ve Avrupa Birliği’nde terörist grup olarak ilan edilmiştir) ve Tahran’da önde gelen eleştirmenlerinden Alirıza Caferzade, İran rejimi içerisindeki sağlam kaynaklardan edindiği bilgilere dayanarak Natanz ve Arak’taki iki gizli nükleer tesisi ifşa etmiştir. Bu açıklamaların ardından ABD, İran’ı nükleer silah yapmaya teşebbüs etmekle suçlamış ve nükleer kriz süreci başlamıştır.Avrupa Birliği aktif bir pozisyon alarak İran ile görüşmelere başlamıştır.Kriz günümüze kadar inişli çıkışlı devam etmiştir. Rusya ve Çin krizde ABD'ye karşı çıkarken, Amerikalı yöneticiler Birleşmiş Milletler'den İran'a askeri müdahale de dahil olmak üzere çok sert önlemler çıkartmaya çalışmıştır. İran ise çalışmalarının tamamen barışçıl amaçlı olduğunu ve enerjinin en önemli hedef olduğunu iddia etmektedir.

Haziran 2008

     14 Haziran 2008 tarihinde AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana başkanlığındaki bir heyet Tahran'da İran hükümetine altı büyük dünya gücünün önerisini içeren bir teşvik paketi sundu. Bu teşvik paketini destekleyen ülkeler şunlardı: ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya.

Paket şunları  içermekte:

İran’ın hafif su reaktörü ile –şimdi İran’ın sahip olduğu teknolojiye kıyasla bomba yapımı için kullanılması daha zor olduğundan -- sivil bir nükleer program geliştirmesine yardım etmek

yasal olarak geçerli nükleer yakıt kaynağı garantisi

ticaret kolaylığı  ve

İran’ın Batı’dan sivil uçak alabilmesi.

İran henüz (16 Haziran 2008) resmi bir yanıt vermiş değil ancak bu konuda sorulan bir soruya hükümet sözcüsü Gulamhüseyin İlham şu yanıtı verdi: "Eğer paket uranyum zenginleştirme işlemini askıya almayı içeriyorsa hiçbir şekilde görüşülebilir bir paket değildir."2

2.ABD-İran Arasında Güven Sorunu ve Nükleer Güç Konusu

     ABD-ya göre İranın nükleer faaliyetleriınde amacı kitle ımha ve nükleer silahları elde etmektir.Uluslararası arenada  ABD ve İran arasında güven ve nükleer sorunu 1979 devrimi sonrasında ortaya çıktı.İlk önce şah devriminde ABD ve İran birlikte çalışmıştı.1979 yılında devlet rejimin değişmesile ikki devlet arasında ilişkiler bozulmuş ve nükleer kriz payda olmuş.Ona birkaş sebepler-  1 Şubat 1979’daki İran İslam Devrimi’nden sona 4 Kasım 1979’da İranlı öğrenciler Tahran’daki ABD Büyükelçiliğini basarak 66 Amerikalıyı rehin almışlar;kadınlar, hastalar ve siyahların serbest bırakılmasından sonra 52 kişi eylemin sonuna kadar rehin kalmışlardır. Eylem 444 gün sürmüş, Amerikan özel kuvvetlerinin 24 Nisan 1980’de düzenlediği kurtarma perasyonunun başarısızlıkla sonuçlanmasının, dönemin Amerikan Başkanı Jimmy Carter’ın takip eden seçimleri Ronald Reagan karşısında kaybetmesinde önemli etkisi olmuştur. Bu eylemden sonra Amerika ile İran arasında doğrudan diplomatik ilişkiler dondurulmuştur. Ticari ilişkiler ise çok sınırlı ve kontrollü düzeydedir.3 .Çünkü herkesin bildiği gibi ABD yetkilileri de İran’ın nükleer enerji programını bilmekte ancak bunu nükleer bir silaha dönüştürme çabasında olup olmadığını bilmemektedirler. Daha açıkçası ABD bilmedikleri üzerinde endişelerini belirtmekte ve bunun üzerine İran’a karşı politikalar geliştirmektedir.Aslında ABD, İran’ın nükleer teknolojiye sahip olma hakkının olduğunu kabul etmektedir.Çünkü İran’ın da taraf olduğu NSYÖA’nın 4. maddesi, antlaşmaya taraf her ülkeye barışçıl amaçlarla olmak üzere nükleer enerji geliştirme,üretme ve kullanma hakkını açıkça tanımaktadır.Ancak ABD, NSYÖA’nın 2. maddesini hatırlatarak,İran’ın nükleer silah yapmayı planladığını düşünüp 4. maddenin uygulanamayacağını ve dolayısıyla da İran’ın nükleer programa sahip olamayacağını savunmaktadır4İran nükleer silahları barışçıl amaçlarda kullanmasını söylesede en ilk önce kendi halkının çıkarlarına tehdit getirecektir.Ondan sonra yanındakı devletlere zarar verecektir. Günümüzde dünyada nükleer silah yapmak için uygun materyal üretmek için gereken zenginleştirme veya yeniden işleme merkezlerine sahip on üç ülke var.Yanı burda ABD-nın silah ve nükleer taleplerine boyun eğmemesi gözükmektedir.İran her hangi devletten yardım almaya ihtiyacı olmadıgını ve kendi devletinin içinde nükleer silahları üretmeğeye gücü yeterliğini söylemektedir.Daha açıkçası ABD-nın super gücünü sürdürmesine tehdit getirmesi mümkündür.Bir taraftan ABD bankacılar tarafından İranın 90 millyar parasını elde etmek için nükleer silahlar bahane olarak hamle olabilir.Çünkü Libya olayından sonra Kaddafinin 70 millyar parasını elde etmişler.5 ABD İranın nükleer silahları elde etmesine karşı her taraflama her türlü alanda politik engellemeler ve baskılar kulanmaktadır.mesale:2001 yıl 11 Eylül terör saldırıları ile başlamiş.İran-İrak savaşı,Kafkasya ve Orta Asya tarafından baskıcı saldırılar yapmaktadırlar.Ekonomik alanda ambargoyı uygulamaktadır.Bunada karşı İranda Çin ile SB devletlerile ilişkilerini geliştirerek ağırlık bermektedir. SB dönemindeki süper güç statüsünün özlemi ile olsa gerek,İran ile nükleer santraller kurulması ve konvansiyonel silah ticareti konularında işbirliği yapmaktadır.Çin de aynı şekilde artan enerji ihtiyacı ve büyük güç olması nedenleriyle İran ile işbirliğine gitmektedir.

3.İran sorununun geleceği

     İranın nükleer programı uluslararası arenada müzakereler ve doktorlar tarafından analiz  edılmektedirler. İran-ABD ilişkileri, tarafların kullanacakları araçlara ve zamanlamaya bağlı olarak çeşitli şekillerde gelişebilir. Araçları, diplomatik, hukuki, ekonomik ve finansal, politik-psikolojik ve askeri olarak sınıflandırabiliriz. ABD, diplomatik araçları kullanarak İran’ı uluslararası alanda yalnızlaştırmayı amaçlamaktadır. Uluslararası hukuk ise başta güç kullanımı olmak üzere çeşitli araçların kullanılabilmesinde en önemli meşruiyet aracıdır. ABD, İran rejimini zorlamak için ekonomik-finansal baskı araçlarını da kullanabilir. Siyasal rejimin meşruiyetini tartışmalı hale getirmek isteyen ABD halkın memnuniyetsizliklerini tahrik edecek çeşitli politik-psikolojik yöntemler kullanabilir. Son tahlilde ABD, İran’a karşı askeri güç kullanabilir. Askeri gücü, nükleer tesisleri yok etmek, rejimin en önemli denetim aracı konvansiyonel askeri gücü zayıflatmak ve ekonomik alt yapıyı çökertmek için kullanacaktır. Sorun çözülmüş olamayacağından askıda kalacaktır. Aktörler kendi politik konumlanmalarını gözden geçirerek bölge jeopolitiğini yeniden okumak zorunda kalacaklardır. İran’da rejim tartışmaları ile başlayan süreç toprak bütünlüğü tartışmalarına da dönüşebilir. 6

  Bunun arkasından Türkiyenin dış politakasına olumsuz etkilenecektir.Eğer ABD İrana askeri güc kulanırsa devlet içinde rejim bozulacaktır. Sorunu derinleştikçe ve İran’da yaşam şartları bozuldukça ülkeden kitlesel göç başlayabilir. Göç, geçmişte olduğu gibi Türkiye üzerinden olabilir. Bu durum ciddi sınır ihlalleri ve güvenlik sorunları doğuracaktır. Yine ekonomik ambargo benzeri uygulamalar İran’da kriz yarattıkça sınır kaçakçılığı Türkiye için ciddi güvenlik sorunları yaratabilir.  
 
 

                                      
 

Sonuç

Tartışmalar İran’ın “nükleer güç” elde etmesi üzerine yoğunlaşsa da asıl sorun tarafların politik çıkarlarının uzlaşmaz olmasıdır.

     Yukarıda analiz ederek açıklamamıza göre uluslarası arenada ABD-nın super gücü statusuni sürdürmesine rekabet olarak Orta Doğuda İranı görmektedir.Bu için her hangi alanda sadece İrana değil nükleer silahları üretmeğeye  ve nükleer teknolojılere sahip olduğu İrana baskıcı araçlar göstermektedir.Bununla beraber İsraili desteklerek karşı çıkmaktadır.Tarihe bakarsak her hangi politika alanında uluslararası aktörlerin yaptığı hareketler kendi menfaatları için yapmışlar.Bugünki günümüzdede aktörlerin hareketleri kendi menfaatlar için yapmaları uygulanmaktadırlar.İranın nükleer programı Türkiyenin dış politakasınada  etkilenmesi vardır.

      Orta Doğu satranç tahtasında her zaman feda edilebilecek piyonlar bulunmuş, ileri geri hamleler yapılmış; ancak, oyunun stratejisi daima dış siyasal akıl tarafından belirlenmiştir.

Bu ise çoğu zaman Orta Doğu’nun asli unsurlarını rahatsız etmiştir. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Kaynakça 

1.http://www.ikv.org.tr/images/upload/data/files/iranin_nukleer_programi_ile_ilgili_muzakereler_istanbulda_gerceklestirildi.pdf

2.tr.wikipedia.org/wiki/İran_Nükleer_Programı

3. www.setav.org/ups/dosya/23958.pdf

4. http://info.islom.uz/content/view/2674/1000/

5.http://www.ikv.org.tr/images/upload/data/files/iranin_nukleer_programi_ile_ilgili_muzakereler_istanbulda_gerceklestirildi.pdf

6. www.tepav.org.tr/.../1281448797-3.Iran_Sorununun_Gelecegi_Rapo...

Информация о работе Iranin nukleer programi